Kıdemli Expat Oytun Palas

Yurtdışında yaşamayı düşünen, Dubai'yi merak eden veya buralara taşınmayı planlayanların kıdemli bir expat olan Oytun Palas ile BilgiDubai adına Kasım 2014'te yaptığım ilk söyleşiyi okumalarını tavsiye ediyor ve kendisinin affına sığınarak üç ay rötarlı olarak şimdi yayınlıyorum.   

Sofitel The Palm Jumeirah, Kasım 2014 - Dubai.

Havaların artık limoni olduğu güzel bir Dubai akşamında kıdemli bir expat sayabilecegimiz Oytun Palas ile Sofitel The Palm Jumeirah’da keyifli bir söyleşi yapmak üzere randevulaştık. Oytun Bey, 8 yıllık BAE macerasını iki gün sonra Asya’nın kaplan ekonomilerinden biri olan Hong Kong macerasına dönüştürmek üzere hazırlıklarını tamamlamak ile meşgul. Kendisi bu yoğun temponun içinde bize vakit ayırdı ve kıdemli bir exapatın tecrübelerini BilgiDubai üyelerine anlattı.  (AS: Alp Sarper, OP: Oytun Palas)

AS:Hoşgeldiniz demek istiyorum ama esasında biz size misafir geldik. Biraz kendinizden bahseder misiniz?   

OP: 1974 doğumluyum, üniversiteyi İstanbul'da okudum ve 1996 yılında Penn State’te İşletme masterı yaptım. Okulu bitirdikten sonra özel bir sigorta şirketine girdim ve 5 yıl kadar orada çalıştım. Sonrasında Türkiye’ye döndüm ve uluslararası bir sigorta şirketinde çalışmaya başladım. 2006 yılında çalıştığım şirket bana Dubai’de iş teklif etti ve ben de kabul ettim. Sonrasında da kendimi Dubai’de buldum, buluş o buluş 8 yıldır Birleşik Arap Emirlikleri'ndeyim.

AS: Expat olarak oldukça tecrübelisiniz, 5 yıl Amerika 8 yıl BAE. Evvela Amerika’da expat olmak nasıldı, biraz bahseder misiniz?

OP: Amerika’da yaşadığım yıllar çok heyecan vericiydi, çok gençtim ve daha önce yurtdışına sadece gezme amaçlı çıkmıştım. Sektöre de orada başladım. Fakat Amerika’da expat deyince akla gelen zengin, şaşaalı hayat tarzı yok, orada daha ziyade göçmensiniz, onlar birinci sınıf siz ikinci sınıfsınız. Halbuki Dubai, Singapur gibi expat kültürü olan şehirlerde expat olunca birinci seviyeye çıkabiliyorsunuz. Yani Amerika'da yaşayan bir yabancıya Dubai’de anlaşıldığı gibi bir expat diyemeyiz. Dubai’deki daha ihtişamlı bir hayat.

AS: Amerika maceranızdan sonra Dubai’ye geldiniz.

OP: Evet sonra Dubai’ye geldim. Dubai’de uluslararası bir firmada çalışıyordum, Amerikan firmasıydı. Tabi 2008’de global kriz çıkınca firma zora girdi ve 2009’da kapanmanın eşiğine geldi, ben de o sırada iş bakmaya başladım. Üç buçuk yıl olmuştu Abu Dhabi merkezli bir firmanın Dubai şubesinde çalışmaya başladım. O pozisyonda 1.5 yıl daha Dubai’de yaşadım. Sonrasında pozisyonum değişti ve Abu Dhabi’de genel müdürlük pozisyonuna atandım.

AS: Peki ilk Dubai’ye geldiğiniz günden bugüne Dubai nasıl değişti? Böylesine dinamik bir şehirde şüphesiz 2006 – 2014 arası gözle görülebilir bir değişim gerçekleşmiştir.

OP: Şimdi şehir boyut olarak çok büyüdü. Genelde şehirler yüz yıl, iki yüzyılda gelişir ve bu değişimi günden güne fark etmezsiniz. Fakat Dubai öyle bir hızla gelişti ki aydan aya gözunüzü kapatıp açsanız değiştiğini görebilirsiniz. Ben dünyada bu kadar hızlı değişen bir yer görmedim açıkçası, bu çok ilginç bir şeydi benim için. Demek ki nasıl bir finansal kaynak ayrılmış ki inanılmaz bir şekilde büyüttüler. 2006’da geldiğimde tam vahşi batı tarzı bir fırsat dünyası vardı. 'Gelmeyen enayi, bir koyuyorsun on alıyorsun' tarzı bir ortamda geldim. Pek çok insan ev alıyordu o sıralar, bir sene elinde tutup %30 - %40 kar ile satıyordu.

AS: Bunlar dünyanın hiçbir yerinde görülemeyecek rakamlar.

OP: Elimde o sıralarda yeterli sermaye olsaydı ben de büyük ihtimal yapardım ama neyse ki diyelim öyle bir param yoktu. Çünkü 2007-2008 arasında ev alıp da 2009’da paralarını batıran bazı tanıdıklarım oldu maalesef. 2009 sonrası Dubai’nin havası söndü biraz. Dubai pek çok insanın düşündüğünün aksine petrol ihracına dayalı bir ekonomi değil, petrolün dolaylı olarak büyüttüğü petrol zenginlerinin paralarını getirdiği bir yer. Bu paralar ve banka kredileriyle beslenerek hızlı büyümeyi belli bir vizyon doğrultusunda hedef edinmiş bir şehir. Finansal kriz olunca, çok detaylarını bilmiyorum ama bankaların geri ödemeler konusunda bir çok sorunları oldu, şirketler battı ve Dubai Yunanistan benzeri bir borca girdi. Tabii çok zengin bir şehir olarak bilindiği için bu büyük bir sürpriz oldu. İnsanlar bu şehir finansal olarak nasıl zora girer bir türlü anlayamıyorlardı. Meğerse cok ‘leveraged’ bir ekonomisi varmış ve çok da borçtaymış, bunu ben de kriz olunca öğrendim. Dolayısıyla para lazım oldu ve Abu Dhabi yardımına geldi.  Mesela Burj Dubai’nin Burj Khalifa olması gibi örnekler de vardır. Abu Dhabi’nin parası Dubai’yi kurtardı ve böylelikle Dubai’nin karizması biraz çizilmiş oldu diyelim. Ama Dubai kendini çabuk toparlayan bir şehir, Yunanistan hala çok zorda ama Dubai borçlarını yeniden yapılandırdı ve yeni sermaye girişlerini de sağlıyor çünkü burası bir cazibe merkezi. Bence son iki yıldır kendini bir hayli de toparladı ve tekrar hızlı büyüme aşamasına geçmek üzere.

AS: Sizce bu büyüme devam edecek mi, yoksa tekrar bir balon ile karşılaşma durumumuz var mı? Bunu söylerken bilhassa  gayrimenkul sektörünü kastediyorum. Sizin şahsi kanaatiniz nedir?

OP: Ben sadece düşünce olarak söyleyebilirim ki detaylarını çok bilmiyorum, ekonomi haberlerini takip ettiğim kadarıyla bir takım önemler alındı, dersler çıkarıldı. Yüzde yüz tüm hatalarını halletiler mi o konuda emin değilim ama ‘bubble’ olsa bile bir önceki ‘bubble’ kadar büyük olmaz ve çöküşü de o kadar hızlı olmaz sanki.

AS: Peki şöyle devam edelim, sizin uzmanlık alanınız sigorta, bu sektörde tam olarak ne yapıyorsunuz?

OP: Yaklaşık 16 yıldır sigorta sektöründeyim ve hep işin müşteri kısmında oldum. Bazı dönemlerde pazarlama bölümünde çalıştım, bazı dönemlerde iş geliştirme bölümünde, bazı dönemlerde de ürün geliştirme. En son yaptığım işten bahsetmek gerekirse, bizim ‘affinity group’ dediğimiz yani ortak noktaları olan çeşitli kişilerin veya firmaların bir araya gelerek oluşturduğu gruplara pazarlama ve satış çalışmalarını yöneten departmanın başındaydım. Şimdi Hong Kong’a taşınıyorum orada görevim tekrar ürün geliştirme olacak. Yerel firmadan önce çalıştığım Amerikan firmasındayken de ürün geliştirmedeydim, yani bir önceki rolüme geri dönmüş olacağım.

AS: Bayağı da bir tecrübe edinmiş olarak eski rolünüze dönüyorsunuz?

OP: Evet doğru , tabii aradan bir 5 yıl geçti.  Benim bir zaafım ürün geliştirmede bölgeden sorumluydum ve çok teorik, çok tepeden bakan bir roldeydim. En son yerel firmada  pazarı bayağı bir yakından tanıma fırsatı buldum.  

 

AS: İşin mutfağına tekrar geri döndünüz yani.

OP: Tabii tabii, biraz daha ayaklarım yere basar şekilde dönüyorum ürün geliştirmeye.

AS: Peki BAE’deki sigorta sektörü hakkındaki genel bakış açınız nedir? Hem genel bakış açınızı almak istiyorum hemde Türkiye’ye kıyasla profesyonellik açısından nasıl görüyorsunuz?

OP: Sigorta ürünlerinin bilinirlilik oranı bence gelişmiş ülkelere göre çok az, aslında bence değil bunlar rakamlarla da belgelenmiş şeyler. Bir ülkenin sigorta prim üretiminin gayri safi milli hasılaya oranı ‘premium penetration’ olarak bilinir. Bu tabii ki gelişmekte olan ülkelerde daha düşük oranlarda olur. Buranın kişi başı milli geliri 50,000 dolar civarında olmasına rağmen sigorta penetrasyonu az gelişmiş ülke seviyelerinde. Aslında çok da şaşırmamak gerekiyor, yerel kültürde bir sigorta geleneği yok ve her ne kadar batılı expat sayısı çok olup kendi ükelerinde sigortayı biliyor olsalar da toplam nüfusa oranları az. Bu da ülke nüfusunun %15’ini geçmiyor. Bir de şu var, kendi ülkelerinde İngiltere'de veya Amerika'da sigorta alıp buraya gelince almamaya başlıyorlar. Buraya uyuyorlar herhalde bu ülke suç anlamında çok güvenli olarak bilindiği için gerekli görmüyorlar.

AS: Sigorta deyince neyi kastediyorsunz? Sağlık, hayat, ev, araba bunların hepsi mi?

OP: Bunların hepsi. Ben çalıştığım son iki pozisyonda da tüm ürünler olarak çalıştım. Bunun içinde ev sigortası da var, kurumsal sigorta da var.

 

AS: Geçmişte BilgiDubai ile bir takım çalışmalar yaptınız. Biraz detay verebilir misiniz, neler yaptınız?OP: BilgiDubai’de Mehmet Can Eronat ile çok güzel projelerimiz oldu. Burada indirimli sigorta kampayası yaptık, çok başarılı oldu ve bu kampanya her yıl büyüyerek devam etti. Şirketimden ayrılmıyor olsaydım muhtemelen iş birliğimize daha da büyüyerek devam ediyor olacaktık. Belki ben ayrıldıktan sonra Mehmet Can bunu devam ettirme imkanı bulur. Sonuçta şöyle bir yaklaşımımız oldu, hem Türk olarak buradaki Türk Toplumuna bir hizmetimiz olsun dedik, hem de ticari bir geri dönüşü de olacağı için çalıştığım şirket de katılmayı kabul eder diye düşündük. Buradaki Türk'lerin çoğu beyaz yaka, iyi eğitimli ve ürünlerin varlığından haberdar insanlar, sigortayı bilen sigortanın önemini anlayan segment. Dolayısıyla 'sigorta önemlidir'i çok açıklamaya gerek olmaz diye düşündük ve onlara iyi imkanlar sunmaya çalıştık. Değişik ürünlerde değişik oranlarda indirimler sunduk ve kampayamızı da çeşitli mecralarda duyurduk. Mesela BilgiDubai’nin çok geniş bir kitleye ulaşan email grubu var ordan duyurduk, ayrıca BilgiDubai’nin altında şirketimizi ve kampanyalarımızı anlatan Türkçe bir site kurduk. Buna ilave olarak bannerlar,  web bannerları ve emaillerin altındaki imzalarda kampanya duyurmaya kadar bir çok değişik yöntemle çok geniş kitlelere ulaşmayı başardık. Dolayısıyla ciddi bir bilinirlik ve farkındalık oluşturduk.

 

AS: Bu kampanya farkındalık olarak sigortanın önemini arttırdı mı? Sigorta ihtiyacını ve sigortanın önemini?  Çünkü sigorta gerçekten yaşamımızın her alanında çok önemli birşey esasında.

OP: Sigortanın bilinirliğini artırdım diyemem bu çok iddialı bir şey olur. Dediğim gibi biz sadece zaten sigortayı bilen ve ihtiyacın farkında olan bir segmente daha iyi imkanlar sunduk. Şöyle bir şey var sadece prim indirimi olarak düşünmemek lazım, ben bu kesime Türkçe hizmet verdim ve bunu büyük bir avantaj olarak gördüm. Çok ciddi geri dönüşler oldu müşterilerimden. Ürünün çok farklı olmasından ziyade benim Türkçe hizmet sunuyor olmam sanırım daha büyük avantaj oldu. Ayrıca tabii yabancı ülkelerde yaşayan grupların birbirileriyle dayanışma ruhu da vardır, bu dayanışma ruhunun da bir etkisi olduğu kesin. Buradaki yurttaşlarımız başka bir Türk'e yardım etmek de istediler. Ben bunu gördüm, buradaki Türkler diğer Türklere yardım etmek istiyorlar.  Bu aslında buradaki Türk Topluluğu'nun birbirine ne kadar bağlı olduğunu gösterdi, bu da bir Türk olarak benim sevinerek gördüğüm bir şeydir. Onun dışında genel olarak normal kanallardan, örnegin çağrı merkezinden çözemedikleri bir sorun olduğu zaman ‘acil ihtiyaç anında çekiçle camı kırın Oytun’u arayın’ şeklinde bir hizmet sundum ve bu şekilde hizmet anlamında bayağı sorun çözdüğüme inanıyorum. Türk olarak belki bana dertlerini daha iyi bir şekilde anlattılar, ben de kendi şirketimiz içerisinde sorunlarını daha etkin bir şekilde çözebildim.

AS: Çok güzel, gerçekten çok güzel! Hem hizmet vermişsiniz hem de gerekli bir ürünü daha çok kişiye ulaştırmışsınız. Peki BAE’de yaşayan Türk expatlar için önerileriniz nelerdir? Bilhassa iş hayatları için buraya gelip çalışmak kariyerleri anlamında iyi bir adım mıdır?

OP: Bence Dubai’ye taşınmak iyidir veya kötüdür diye genelleme yapmak zor.  Kişilerin aldığı teklif, kariyerlerinde bulundukları nokta ve ne yapmak istedikleri gibi konularda kendi durumlarını gözden geçirmeleri  ve aldıkları teklifin onlara uzun vadede nasıl bir kariyer imkanı sağlayacağını analiz etmeleri ve ona göre karar vermeleri lazım. Şöyle ki, mesela bazı segmentlerde, geçenlerde hatırlıyorum tesisatçı bir Türk ‘Biz eşimle buraya tatil için geldik ve çok sevdik buraya taşınmak istiyoruz ne yapmalıyız?’ diye soru sormuştu.  Fabebook’ta olan bir konuşmaydı ve bir kaç kişi daha benimle aynı şeyleri paylaştı. 'Buraya gelmeniz çok da iyi olmayabilir çünkü burada tesisat işini düşünüyorsanız daha çok düşük fiyatlara çalışan Güney Asya'lı, yani Hint'li, Pakistan'lı kişilerle rakip olacaksınız, Türkiye’de aldığınızdan daha az alacaksınız ama kiranız Türkiye’nin iki katı olacak, dolayısıyla belki bu sizin için çok da iyi bir hareket olmayabilir' dedim. Ama şimdi diyelim uluslararası bir firmada çalısıyorsunuz Türkiye ofisindesiniz, Türkiye'nin bağlı olduğu bölgenin genel merkezi Dubai’de, böyle birşey var ve size iyi bir iş teklif edilirse, e tabii Dubai’ye taşının! Kariyer anlamında kişiden kişiye değiştiğini göstermek için böyle bir örnek veriyorum. Kariyeri bir tarafa bırakalım, yer olarak nasıl bir yerdir, taşınılır mı diye düşünmek lazım. Dubai bence yaşam kalitesi oldukça yüksek bir yer, tavsiye ederim. Bize göre önemli bir farkı resmi olarak Müslüman olması, yani BAE devlet dini olan bir ülke. Türkiye’de demokrasimiz var, kimse kimseyi bir dine mensup olmaya zorlamaz, devletin bir dini yoktur, böyle özgürlüklerin tadını çıkartmış  bir ülkeyiz, dolayısıyla Dubai’de din alanındaki ifade özgürlüğü bazılarına bayağı kısıtlı gelecektir. Ama bunu bir kenara koyuyoruz, yaşam tarzı olarak öyle boğucu, size her gün dinin empoze edileceği bir ortama geleceğinizi düşünmeyin, genelde insanların rahat nefes almasına, dilediğince giyinmesine ses çıkarılmayan bir ülke.

Örneğin kadınlar için şort giymek veya mini etek giymek problem değil. Başlarını kapatmak zorunda değiller, kapatmak isteyen varsa tabii ki kapatabilir, buna da saygı var. Rahatlıkla insanların hayatlarını yaşayabileceği bir ortam bence batı tarzı yaşam da doğu tarzı yaşam da Dubai’de denge bulmuş. Ekonomik ve siyasi olarak da belli bir stabilitesi olan bir ülke, en azından şu anki durum böyle. Bir de paranız ile daha çok şey alıyorsunuz, bölgedeki mavi yaka iş gücü Güney Asya ve Afrika gibi yakın ve ücretlerin düşük olduğu pazarlardan geldiği için maliyet açısından bir avantajı var, birde üstüne üstlük vergi vermiyorsunuz.

AS: Tabii vergi vermemek esasında çoğu şirketi ve çalışanı cezbeden en büyük faktörlerden biri.

OP: Tabii o yüzden paranızın karşılığını alırsınız ve belli bir yaşam tarzını çok ekonomik olarak  yaşayabilirsiniz.

AS: Yani burdan çıkaracağımız ve sizin tavsiye ettiğiniz, teklifi iyi değerlendirelim o teklife göre Dubai’ye gelip gelmemek konusunda kararımızı verelim.

OP: Kendi durumumuza, kendi hayat ve kariyer hedeflerimize bakalım ona göre karar verelim.

AS: Peki Dubai’de aile yaşamı hakkında neler söyleyeceksiniz? Aile ile yaşamak için güzel bir yer mi? Avantajları nelerdir?

OP: Bence güzel bir yer, aslında bekar birisi için de çok güzel bir yer. Aile için sordunuz, şimdi aile için bahçeli bir ev genelde istenir, Türkiye’de genelde pahalı olan birşeydir. Dubai’de daire fiyatlarından biraz daha yüksek kira ödenerek keseye uygun evler bulunabiliyor, bu bir avantaj. Ev haricinde Türkiye’de bir lüks olarak görülen full time bir yardımcı veya bir hizmetli bulmak Dubai’de daha ucuz, çünkü maaşlar brüt olarak Türkiye’den daha yüksek ve vergi ödemiyorsunuz, ayrıca çalışacak kişilerin maaşları da Türkiye’ye göre çok daha düşük.  Genelde Afrika veya Güneydoğu Asya ülkelerinden geliyorlar, dolayısıyla paranızla Türkiye’de belki yaşayamayacağınız bir hayat tarzı yaşıyorsunuz bir aile olarak. Tabii birde şu çok önemli, çok güvenli bir yer.

AS: Evet o konuda haklısınız gerçekten güvenli bir yer.

OP: Belki en önemli faktörlerden biri güvenli bir ortamda olmak, Türkiye’de güvenli bir ortamda hissederiz Türk olduğumuz ve orda büyüdüğümüz için ama aslında orada bazı sokaklara, bazı mahallelere  özellikle geceleri pek gidilemez. Burada gidilmez uzak durun diyebileceğim bir mahalle açıkçası düşünemiyorum . Yani kötü mahalle diye birşey yok Dubai’de, dolayısıyla istediğiniz saatte istediğiniz yere gidin, tabii sorumluluk almıyorum bunu da belirtmek isterim. Dikkatli olmak kaydıyla hayatımda gördüğüm en güvenli yer diyebilirim.

AS: Tabi çocuklar içinde çok güzel bir uluslararası ortam da var. Bu da herhalde büyük bir artıdır diye düşünüyorum.

OP: Doğru, burası dünyanın en kozmopolit yerlerinden biri, ben Amerika’da yaşadım bilyorsunuz, orada görmediğim kadar kozmopolit bir ortam  gördüm Dubai’de. Mesela Amerika’da veya dünyanın bir çok ülkesinde çoğunluk oranın yerlilerinden oluşur. Burada durum farklı, dünyada çok az rastlanan bir şekilde yerliler azınlıkta. Derler ya 72 millet, burada daha da fazlası var ve expatların çocukları bir çok ülkeden başka çocuklar ile arkadaşlık kurabiliyor. Bu da çocuklara genç yaşta uluslararası bir tecrübe katıyor.

AS: Peki biraz bölgenin durumuna değinecek olursak, malum Ortadoğu çok çalkantılı bir dönemden geçiyor, bilhassa Türkiye’nin komşuları Suriye, Irak, bunun yanında İsrail’le de zaten yıllardır süregelen problemler var, sizce önümüzdeki 5-10  yılda Dubai bunlardan etklenir mi? Biliyoruz ki BAE hava kuvvetleri Kobani’de Amerika ile beraber ISID hedeflerini bombaladı sizce gerek iş gerek turizm alanlarında buraya yansır mı? Şahsi kanaatinizi soruyorum.OP: Ben siyaset bilimi uzmanı değilim ama benim düşündüklerim Ortadoğu'da olduğu ve bu kadar merkezi bir konumda olduğu için kesinlikle %100 hiçbir şey olmaz diyemeyiz. Çünkü bölge çok riskli bir bölge ve BAE taraf tutmuş bir ülke. Türkiye de taraf tutmuş bir ülke ve ne zaman keskin bir şekilde taraf tutarsanız ve karşı taraf yükselirse veya kuvvet onların eline geçerse o zaman bu sizin için bir problem olabiliyor. Şu anki en güncel konu İslami Devlet Örgütü ve şu anda karşı taraf O. Onların bir örgüt olarak kalıp batı ittifakı tarafından yok edileceğini varsayabiliriz, güçler dengesi böyle gösteriyor. Ya yok edilemezlerse? Yani ciddi bir devlete dönüşürse bu örgüt çok büyük bir problem olur ülkeye. Siyaset bilimci değilim ama Ortadoğu’da durum çoklu dengelere endeksli bir durumda ne olacağını ancak zaman gösterecektir. 

AS: Güzel bir analiz, çok güzel. Peki şimdi Uzak Doğu'ya gidiyorsunuz, rota Hong Kong. Anladığım kadarıyla evvelki yıllarda Uzak Doğu'da tatil amaçı gezmeleriniz olmuş. Hong Kong hakkında sizi heyecanlandıran şeyler neler? Ailenizle oraya gidiyorsunuz, biraz bahsedebilir misiniz?

OP: Hong Kong öncelikle benim için ayrı bir kıta demek. Daha önce Amerika’da çalıştım, Türkiye’de çalıştım ve tabii BAE. Buradaki bölge müdürlüğü rolümde Hindistan ile Yunanistan arasındaki ülkeleri de gezme fırsatı buldum, ancak Asya’da hiç çalışmadım.  Kariyer açısından farklı bir kıtada çalışacak olmak beni heyecanlandıran bir şey. Onun haricinde turist olarak gitmek ayrı bir şey, orada yaşamak ayrı. Bu çok farklı bir tecrübe olacak.  Eşim de Asya kültürüne cok meraklı birisi, o yüzden O da iple çekiyor. Bir yeri çok iyi tecrübe etmek için orada yaşamak lazım, bir aylığına da gitseniz turist olarak öğrenebileceğiniz şeyler sınırlıdır. O yüzden oraya taşındığımızda Asya’yı daha derinlemesine tanıyacağımızı düşünüyoruz. Onun dışında kariyer olarak çok olanaklar sunacağını düşünüyorum. Çünkü Asya bugün Dünya’nın büyüme motoru. Çin ve Hindistan’ın büyüme oranları biraz yavaşlasa da dünya geneline baktığımız zaman özellikle 2008 krizi sonrasında dünyanıın en hızlı büyüme oranları Asya’da. Ortadoğu da gerçi çok hızlı ama Ortadoğu’nun ki hidrokarbon ekonomisi, dolayısıyla çok güvenilir değil. Asya’da ise büyük ve dinamik bir orta sınıf var ve Asya organik olarak büyüyen bir ekonomi. Bu nedenlerle kariyer ve ekonomi açısından en çok olanak sunacak bölgenin Asya olduğunu düşünüyorum.

AS: Bir de tabi Asya’da çok çalışan, çalışkan olan bir iş gücü var. İnovasyona Ar-Ge’ye çok para harcıyorlar. Bunlar herhalde ekonomideki büyüme ve hızlı gelişmeye katkıda bulunan faktörler.

OP: Çok disiplinli bir iş gücü var, benim kısmen tanıma fırsatı bulduğum kadarıyla. Ortadoğu’da iş yeri ortamlarının çok disiplinli olmadığını düşünüyorum. Asya’da görebildiğim şu ana kadar daha organize çalışıyorlar, daha sistem uygulamaya açıklar. Batı'dan da almış olsa o sistemi alıyor ve canı gönülden çalışıyorlar. Ortadoğu’da biraz daha günü kurtarma zihniyeti var iş yerlerinde. Asya’da daha ciddi bir ortam bulacağımı düşünüyorum, bir projeyi yapalım dendiği zaman gerçekten bunu ciddi olarak söylendiğini düşünüyorum. Özellikle Hong Kong gibi batı temeli olan bir yerde.

AS: Peki Hong Kong’da bu son meydana gelen olaylarda biliyorsunuz ana kara Çin ile bazı konularda çekişmeleri var bunlar sizce sizin kişisel özgürlüklerinizi kısıtlayacak şekilde mi? Yoksa  hayır bu çok mühim değil bunu atlatırlar gibi mi görüyorsunuz?

OP: Politik bir şey söylemiş olacağım ama bunları Türkiye’deki protestolara benzetiyorum. Gezi protestosu hükümet devirme amaçlı değildi, sadece üzerine gelen baskılardan yılmış olan bir kesimin baş kaldırısıydı. Bence Hong Kong’da olan da buna benzer bir şey. Üzerlerindeki Çin Merkezi Hükümeti’nin  baskısından yılmış olan, demokrasi tecrübesi olan ve demokrasi özlemi olan aynı zamanda eğitimli, batı tarzı yaşam sürmek isteyen kesimin bir baş kaldırısı bu. Biliyorsunuz orda 2017 yılında seçim olacak ve adayları Çin önceden onaylamak istiyor, bu demokrasiye aykırı bir şey, bu protestolar bence haklı protestolar. Şimdi protestolar olmasın işler de yürüsün gibi bencilce bir yaklaşımda olamam. Hong Kong halkı demokratik haklar elde etmek istiyorsa bu onların bileceği iştir. Beni etkiler mi? Etkiler belki ama etkilerse etkilesin sonuçta ben orada misafirim, o ülke o halk kendisi için doğru olanı yapacaktır. Bana bavulumu toplayıp terk etmek düşerse günün birinde terkederim. Ayrıca beni çok etkilemez diye düşünüyorum çünkü ben sonuçta bir aktör değilim, Hong Kong’da veya Çin’de misafirim. Dolayısıyla eğer ki iş hayatını etkileyecek kadar ciddi olaylar olursa Asya çok büyük ve dinamik bir Pazar olduğu için bu kadar uluslararası sermaye Asya’dan çıkmaz. Olsa olsa bence Hong Kong’dan alırlar Singapur’a taşırlar bölge ofisini. Sonuçta ben eğerki şirketimin değer verdiği bir çalışansam beni de pozisyonu da korurlar. O yüzden çok kafaya takmıyorum böyle şeyleri.

AS: Peki BAE’deki uzun tecrübenize dayanarak Oytun  Palas’ın olmazsa olmaz mekanları nelerdir? Okuyucularımıza  buradan duyuralım isterim.

 

OP: Birer adet değil de bir kaç adet söylemek istiyorum her kategoriden eğer uyarsa. Bir de ben 4 yıl kadar önce evlendiğim için bekarken bildiğim mekanlar ile evlendikten sonra bildiğim mekanlar çok farklı oluyor. Mesela bekarlar için en güncel en popüler mekanlar nelerdir bilmiyorum açıkçası.

Gece hayatı olarak bizim sevdiğimiz mekanlar, Chi diye bir yer vardı, Chi at the Lodge (http://www.dubainight.com/dubai/chi/night-club-chi-dubai,2,0,12289.html) eşimle orada tanıştık, eğer hala varsa ne güzel keşke devam etseler. Ben daha kendi adıma, Kadıköy’de Taksim’de salaş barlara gidip ucuz bira içip canlı rock müzik dinlemeyi seven biriyim. Buna benzer ortamlar maalesef Dubai’de yok ama canlı Rock müzik sevenler varsa Bur Dubai’de Music Room  (http://www.themusicroomdubai.com/ ) adlı bir mekan var orayı öneririm. Yine canlı müzik dinlemek için, hala var mı bilmiyorum ama Convention Centre’daki Novotel’de Blue Bar ( http://www.novotel.com/gb/hotel-5261-novotel-world-trade-centre-dubai/restaurant.shtml ) 'da canlı Jazz müzik var. Onun haricinde restoran olarak düşünürsek bazı cevherler keşfettiğimizi düşünüyorum.  Maalesef en sevdiğimiz Taiwan restoranı Sino Chai vardı Health Care City’de o kapandı, açık olanlara gelirsek, biz Asya yemeklerini ve özellikle Thai mutfağını sevdiğimiz için Smiling BKK ( http://smilingbkk.com/ )’yi öneririz.  Al Wasl Road üzerinde postaneye yakın Emarat benzicisi var, onun tam arkasında küçüçük bir yer, içine girdiğiniz zaman sanki Tayland’dasınız havası veriyor.  Rengarenk, duvarda T-Shirtler asılı, tabanca getiriyor plastik tabancayı ateşleyince siparişinizi alıyorlar, çok otantik tam Thai havası var. Onun dışında yine Asya yemekleri için Sheik Zayed Road üzerinde Bento Ya (http://www.bentoya.info/ ) Japon yemegi, keseye fazla zarar vermeden çok kaliteli bir yer, ve hatta elektronik Japon tuvaletlerinden bile var içeride, masajlı falan. Et yemek isterseniz Mall of the Emirates’de Tribes (https://www.zomato.com/dubai/tribes-mall-of-the-emirates/menu)

AS: O zaman şöyle bitirelim, umarım Hong Kong’da uzun yıllar çok mutlu olursunuz ama gün geldiğinde ve vazife olduğu taktirde tekrar buraya döner misiniz? 

OP: Evet düşünürüm, açıkçası Abu Dhabi’de sosyal hayat istediğimizden daha zayıftı, o yüzden Abu Dhabi’de çıksa belki gelmeyebilirim ama Dubai olursa buraya gelirim büyük ihtimalle.  Buradaki hayat tarzını sevdik, belli bir hayat tarzı empoze edilmiyor, paramız daha çok şeye yetiyor, uluslararası zincirlerin çoğu burada, Londra’ya New York’a gitmeden alışveriş yapmak için de çok uygun, Türkiye’ye farklı havayollarıyla bağlantılar çok iyi, açıkçası kesinlikle düşünürüm, sevdiğim bir yer çünkü. Uygun bir fırsat olursa neden olmasın. 

AS: Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz, BilgiDubai ekibi olarak size ve ailenize Hong Kong’da başarılar ve mutluluklar dileriz, yolunuz açık olsun...