Sebnem Sen / Pupa Yelken

Cekilin Pupa Yelken Sebnem geliyooorr!!

Dubai'de EXPATRIATE ve cocugu olmak

Hemen de anlasilir...

Ipuclari nelerdir? :

1)Yurumeyi yeni ogrenmisken gelistiremeden ucabilmeye baslamak, ve bunu cok normal karsilamak

2)Daha ehliyet alacak yasa gelmeden sahsi pasaportunun olmasi

3)Istanbulun cok soguk, Izmirin hafif serince, Antalyanin aman tam da ideal isida bir sehir oldugunu sanmak

4)Daha 10 yasina ulasmadan havayollarinin arasindaki kalite farkini arkadaslariyla tartisabilmek

5)Dunyada rengarenk insanlar oldugunu ilkokulun ilk yillarinda ogrenme sansina sahip olmak

6)Okulunun oldugu yerde evinin olmasi ve ait oldugun ulkeye sadece okul tatillerinde gitmek

7)Yagmur sesinin dunyanin en guzel sesi oldugunu sanmak

8)Gardrobunda sadece yazlik ve baharlik kiyafetlerinin olmasi.Palto yu dunyanin en buyuk ve agir giysilerinden biri olarak algilamak.Bot giymekten nefret etmek.

9)Sana dik dik uzayli gibi bakilmasina daha okula gitmeye baslamadan alismak, bundan hic utanmamak.

10)Tavuklu durum'e Shawarma; bildigimiz zeytinyagli dolmaya Wine Leaves demek.Anneannenin yaptigi HUMUS u butun dunyanin da yedigigini farkedip sasirmak.

11)Masallah dediginde herkesin seni anlamasina sasirmak.

12)Insallah dediginde herkesin koro halinde Insallaaaahhhh demesine alismak.

13)Hem muslumanlarin hem de Hristiyanlarin tatillerinde okulun kapanmasinin keyfine inanilmaz varmak.

14)Adrese gore degil, sagdaki soldaki binalara gore lokasyonunu, okulunu evini, isyerini anlatmak.

15)Bir ampulu degistirmek icin evine 6 adet koyu renkli insanlarin geldigini gormek.

16)Bebzi nin Pepsi kola demek oldugunu ogrenmek

17)Pilipino nun Filipinli demek oldugunu ogrenmek

18)Tum dunyada herkesin Jeep e bindigini sanmak

19)GIDIYORUZ dendiginde 20 gunluk tatil icin yarim saatte bavul hazirlayabilmek

20)Ihtiyacta agir, yukte hafif ihtiyaclari 30 kiloyu gecmiycek sekilde bavula tikistirabilmek

21)30 kiloluk bavulla evdeki tartinin ustunde durmayi basarabilmek

22)Ayakkabilari sadece okula veya ise giderken giymek, ve eve geldiginde cikartmayi unutmak.

23)Ulkede bir milyon cesit pirinc oldugu halde, asla tane tane pilav yapacak pirinc bulamamak

24)Gevrek ve pide yiyememek, bunlarin muhtelif tariflerini evde denemek.

25)Ulkenden donuste bir bavulu sadece peynir, zeytin, yufka, sucuk, deniz borulcesi, manti,pismaniye, baklava, leblebi, aycicegi, tarhana ve lokum ile doldurmak.

26)Bilimum tatli malzemeleri bulup puding i asla bulamamak ve yokluktan cocuklarin hep puding yemeyi ozlemesi.

27)Market raflarinda kendi ulkenin urunlerini gordugunde Ciyaaakk diye sevincle bagirmak ve ihtiyacin olmasa da abartarak hepsinden almak.

28)Her ulkene gidiste ulkeme gidiyorum diye kosa kosa gitmek, donuste evime geliyorum diye kosa kosa donmek.

29)Calisiyorsan, ozellikle yaz tatillerinde cocugunu cok ozlemeye alismaya calismak, asla alisamamak.

30)Dilini anlamadigin bir suru yardimci bayana evinin nasil olmasi gerektigini anlatmaya calismak.

31)Bahcene veya balkonuna ulkenden getirdigin tohumlari ekip "burada yasayacaklar mi" denemeleri yapmak.

32)Hep "Bulbulu altin kafese koymuslar ille de vatanim" diyen ATA nin aman da ne guzel soylemis oldugunu bilmek

02 Kasim 2009 Kum Tanesinden inci olabilmek...

Bir zamanlar kendi halinde yaşayan küçük bir istiridyecik vardı.

Zamanını mercan ormanlarının altında huzurla süzülen balıkları seyrederek geçirirdi.

Bu sessiz, sakin istiridyenin yaşamı birgün bir anda karabasana dönüştü...

Kapağını açtığı anlardan birinde, küçücük bir kum taneciği giriverdi içine.

İstiridye önce önemsemedi bunu; ancak o kum taneciği giderek daha çok acı vermeye başladı.

Bu acı bir süre sonra o denli arttı ki... İstiridyenin acısına gözyaşları da karıştı.

Şu doğanın dengesine lanet mi okumalıydı şimdi?..

Doğanın dengesinde kendisinin bir etkisi olamadığı için yeni bir düzen arayışına mı kalkışmalıydı?.. Yoksa şu uçsuz bucaksız denizin kendisini yeterince korumaması karşısında yakınıp durmalı mıydı?..Bunların hiçbirini yapmadı sancılı istiridye...

Sancısının biraz hafiflediği, kendisinin biraz sakinleştiği bir anda, kesin kararını verdi:"Onu yok edemediğime göre, onla birlikte yaşamaya çalışacağım" dedi.

Yıllar, her zaman olduğu gibi, yine birbirleri ardısıra geldiler, geçtiler ama… İstiridyecik için bu kez biraz acı geçtiler...Fakat sonunda doğa, her zamanki yasasını yine uyguladı ve…

İstiridyenin bu kederini de kurtuluşla bitirdi.Ve yaşamının acılarla geçmesine neden olan küçücük kum taneciği, onun engin dayanma gücü sonunda, görkemli bir inciye dönüştü.

İstiridyenin bulunduğu yerden geçen sualtı sakinleri, onu ziyaret etmeye başladılar.

Hemen tüm sualtı sakini, yapısıyla olduğu denli görüntüsüyle de bir doğa harikası olan inciyi görüp, onu hayran hayran seyretmeleri yanısıra, istiridyenin yıllar süren dayanma gücü nedeniyle, ona duydukları hayranlıklarını da belirttiler

İstiridyenin böylesi dayanma kararı ve içindeki rahatsızlık nedenini bir doğa harikasına dönüştürme gücü gerçekte, tüm insanların örnek almaları ve uygulamaları gereken bir olgudur.

İstiridyenin içinde önce, bir kum tanesi olduğunu unutmazsak ve o kum tanesinden bu güçlü ve sabırlı sualtı sakininin, sonunda görkemli bir inci oluşturabildiğini anımsarsak, kendi içimizde bizi önce rahatsız ederek oluşagelen değişimlerden, bizim de harikalar yaratabileceğimizin ayırdına varabilmiş oluruz...

Sebnem Sen

 

 

 

19 Kasim 2009 "DOKUNMA BANA!!!!"

Bugün 19 Kasım Dünya Çocuğa Yönelik Cinsel İstismarı Önleme Günü

Lutfen cocuklarimiza "HAYIR!!!" demeyi ogretelim...

Hem de gerektiginde BAGIRARAK!!!

Bir cocuga sicak bir tas corba vermekle veya yumusak bir yatak, guvenli bir cati, uyku oncesi sicacik bir sarilisla yahut paranin satin alabilecegi en iyi okullarda okutmakla ona karsi gorevimiz yerine gelmiyor.

Uzaginda, otesinde, daha da gelecege yonelik gorevlerimiz var onlarla ilgili...

Hicbirinizin cocugu sizin cocugunuz degil.Onlar benim de cocuklarim.

Benim kurabiyem de sizin cocugunuz.

Hic dusundunuz mu yasimizi yolumuzu aldiktan sonra varliklarini farkettigimiz sebebini tanimlayamadigimiz cocukluk travmalarimiz bizi ne kadar cok konuda yetersizliklere, basarisizliklara surukluyor ve taa bilmemne yasinda onlari halletmek icin kendi uzerimizde calismamiz gerekiyor?

Anne babalarin en cok yaptiklari hatalardan birisi, kendileri dunyaya karsi nazik olmaya calisirlarken cocuklarina HAYIR demeyi ogretmemek, ogretememek oluyor.

Bir cocugun hayir deme yetisini bloke etmek, o cocugu omur boyu ozurlu birisi haline getirmektir.

Hayir diyemeyen cocuk, cocuklugunda zaten bir cok tehdite karsi savunmasiz kalmakla birlikte; bir yetiskin oldugunda duygusal vampirlerin agina duser.

Buyumus bu cocuk, cocuklukta hayir demeyi ogrenemedigi icin her daim diger kisilerin duygularini incitmekten korkar. Bir baskasina bagimli olma istegiyle dolup tasarken hep icinde terk edilme ve ayrilma korkusu varolur.

Cezalandirilma korkusu bu buyumus cocugun icinde her zaman bulunur, bir baskasinin ofkesi veya mahcup edilme korkusu prangalar gibi ayaklarina yapisir.

Kotu ve bencil olarak elestirilmekten her zaman korkar bu buyumus cocuk...

Fazla kati ve elestirel vicdani bu buyumus cocugun, gercekte suclu olmadigi konularda bile kendisini suclu hissetmesine sebep olur...

Hep tartistigimiz kotulukleri icinde barindiran ve her daim barindiracak olan bu dunya ile mucadele edebilmeleri icin ne olur cocuklarimiza;

"Hayir"

"Ayni fikirde degilim"

"Olmaz"

"Yapmayacagim"

"Sunu kes, bana saygisizlik yaptigini hissediyorum"

"Canimi acitmaya hakkin yok, cezalandirilman icin gerekeni yapacagim?

"Bana el sakasi yapmandan hoslanmiyorum"

"Bu yanlis"

"Bu kotu"

"Yanimdan su anda uzaklas"

demeyi ogretelim... Hic bir zaman, hic bir yas gec degil..

Sizin cocuklariniz benim, benimki de sizin cocugunuz unutmayalim.

Emanetlere elimizden geldigince bilinc verelim.

 

 Sebnem Sen, 19 Kasim 2009